Cumhuriyet, Cumhuriyet'i bombalar mı?
İlginç ve güzel bir soru..
Cumhuriyet: bomba seri noları aynı
14 Temmuz 2008
.Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Yıldız, gazeteye atılan bomba ile Eskişehir'de ele geçen bombanın seri ve kafile numarasının aynı olduğunu açıkladı
İbrahim Yıldız
Ergenekon ve Cumhuriyet’e Atılan Bombalar
“Ümraniye’de ele geçirilen bombalar ile Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar aynı seriden” mi?..
Evet, uzun zamandan beri birçok gazetede ve köşe yazısında, artık gerçekliği kanıtlanmış(!) bir olgu (!) olarak şu saptamayı okuyoruz:
Ümraniye’de ele geçirilen ve Ergenekon soruşturması kapsamında önemli bir delil olarak görünen 27 adet el bombası ile Cumhuriyet gazetesine Mayıs 2006’da atılan el bombalarının aynı seriden olduğu anlaşıldı.
Bunu kim, kimler hangi bilgi ya da bulguya dayanarak söylüyor? Gerçekten doğru bir saptama mı bu? Eldeki veriler, bulgular bu saptamayı doğruluyor mu?
***
Bu saptamadan yola çıkılarak yapılan yorumlara bakınca iş daha da karmaşıklaşıyor. Bazı iddialı(!) yazarlara göre, Cumhuriyet gazetesinin, kendisine atılan bombaların peşine düşmemiş(!) olmasının nedeni şimdi daha iyi anlaşılıyormuş.
Çünkü, bu işin arkasında da Ergenekon var olduğu için, gazeteye atılan bombalar hedef şaşırtmak, yanıltmak amacıyla yapılmış bir eylemmiş. Üstelik, bu hususu destekleyen başka yan deliller de varmış. Örneğin, Danıştay baskını sanıklarından ve aynı zamanda gazeteye bomba atma eyleminin sanıklarından birisi, ağır ceza mahkemesinde hüküm giydikten sonra, aklı başına gelmiş ya da hidayete ermiş olacak ki nihayet gerçekleri açıklamaya karar vermiş. Demişmiş ki; “Bombaları Ataşehir’de bir evde Veli Küçük Paşa’dan temin ettik.”
***
Oysa, gazetecinin işini yaparken en çok başvurması gereken kavram “kuşku”olmalıdır. Gazeteci sormalıdır: Acaba bu bombaların aynı seriden olduğu bilgisi doğru mu? Bu bilgiyi nasıl, hangi yetkili ve uzmanlardan teyit edebilirim? Bu bilgiyi teyit etmeden doğruymuş gibi yansıtırsa, hem kirli bir bilginin yaygınlaşmasına, hem kamuoyunun yanlış yönlendirilmesine en hafifinden alet olur.
***
Şimdi bir tez de biz söyleyelim: Ümraniye’de ele geçirilen bombalar ile Cumhuriyet gazetesine atılan bombalar aynı seriden değiller.Diğerlerinden farklı olarak biz bu tezin verilerini de açıklayalım.
1. Ümraniye’de ele geçirilen el bombalarının her birinin seri numaraları, polis ve ekspertiz tutanaklarında tek tek, ayrıntılı olarak yazılı. Bu tutanaklar gizli de değil. Danıştay davası dosyasında yer alıyor. Nitekim, aynı tutanaklar –pek muhtemel olarak- Ergenekon soruşturma dosyasında da bulunacak. Aynı durum, Cumhuriyet gazetesine atılan toplam üç adet el bombası için de geçerli. Gazeteye atılan bombaların seri numaraları da belli.
2. Bombaların karşılaştırmalı olarak incelenmesine ilişkin Emniyet Müdürlüğü Bomba Merkezi’nin raporu da alenileşmiş olarak dosyalarda bulunuyor.
3. Bütün bu tutanak ve inceleme raporlarının gösterdiği bir şey var. Cumhuriyet gazetesine atılan bombaların (üç adet) ne birbirleri arasında ve ne de Ümraniye’de ele geçirilen toplam 27 adet bombayla bu üç bomba arasında seri numarası benzerliği var.
O halde şu soru akla geliyor: Nasıl oldu da, bombaların aynı seriden olduğu bilgisi yayıldı ve kamuoyunda artık tartışılmaz bir gerçek haline dönüştü?
***
Kamuoyunun gündemine gelmeyen bir bilgiyi de ekleyelim.
Cumhuriyet gazetesine atılan bombalardan bir tanesi ile (10 Mayıs 2006 tarihinde atılan ve fakat patlamayan ikinci bomba) Eskişehir’de ele geçirilen bombalardan bir tanesinin seri ve kafile numaralarının bire bir aynı olduğu tarafımızdan tespit edilmiş ve bu tespit soruşturmayı yürüten savcıların bilgisine iletilmiştir.
Bir yandan bombalarla ilgili bulgular ve belgeler ortada iken farklı yansıtılması gerçeği, diğer yandan başyazarının ve Ankara temsilcisinin kendi gazetesini bombalama iddiasına muhatap bir terör örgütünün üyesi olma savıyla gözaltına alınması gerçeği karşısında söylenebilecek söz bulmak kolay olmasa gerek.
***
Bazılarının derdi, bütün çıplaklığı ile gerçeğin ortaya çıkması mı, yoksa soruşturmayı yörüngesinden çıkararak siyasal bir amacın aracı olarak kullanmak mı?
Bizim amacımız gayet açık ve net: Her türlü yasadışı oluşum açığa çıkarılmalı ve gerçek suçlular hukuka uygun delillerle adil bir şekilde yargılanarak hak ettikleri cezaya çarptırılmalıdır.
Ancak, hukukun siyasal amaçlara alet edilmesine, insan haklarının çiğnenmesine asla göz yumulamaz. İnsanlar, suçluluğu mahkeme kararı ile saptanmadan suçlu olarak damgalanamaz.
İyi haftalar...
(Cumhuriyet)
Bombalar Cumhuriyet Gazetesi’ne atılacak
Danıştay baskını hükümlüsü Osman Yıldırım 29.04.2006 tarihinden sonra Ümraniye’de Alparslan Arslan’la buluştuğunu ve kendisine, "Harekete geçeceğiz, Yarın buluşalım" dediğini bunun üzerine Ataşehir’deki Migros’un önünden ismini bilmediği bir kişinin Alparslan Arslan’ın arabasıyla aldığını ve Migros’a 500 metre mesafede bir villaya geldiklerini, Alparslan Arslan’ın bekar arkadaşlarının kaldığı bu evde Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan, Oktay Yıldırım ile birlikte kendisinin tanımadığı 10-15 şahsın da olduğunu, Muzaffer Tekin’in burada 3 adet el bombasını yanında koruması gibi duran bir kişiye yan odadan getirterek kendisine, "Bunlar Cumhuriyet Gazetesi’ne atılacak. Rahat ol kimse ölmeyecek. O şekilde olsun. İş bitince sana beşyüz bin dolar para vereceğiz. Senin attırdığın kişilere vereceğin paraya karışmayız" dediğini kendisinin 2 adet el bombasını alıp cebine koyduğunu, birini de Alparslan Arslan’ın alıp çantasına koyduğunu, daha sonraki tarihlerde ilk bombanın olaydan bir gün önce bir arkadaşının arabasıyla götürüp yerini gösterdiği Tekin İrşi tarafından pimi çekilmeksizin atıldığını, Tekin İrşi’ye harçlık olarak kendisinin 50 YTL verdiğini, Tekin İrşi’ye el bombasının gece atılmasını ve Alparslan Arslan’ın istediği için de demir parmaklıklara türban asmasını söylediğini, ikinci bombayı Tekin İrşi’nin yer göstermesi ile İsmail Sağır’ın attığını, İsmail Sağır’ın el bombası pimini çekerek attığını, ancak bombanın patlamadığını, bu olaydan sonra Coco Bar’da buluştuklarını, üçüncü bombanın atılmasından önce ALparslan Arslan ile Üsküdar’da görüştüğünü, yapmaması için ısrar ettiğini, ancak kendisini dinlemediğini, Alparslan Arslan’ın İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu ve Tekin İrşi ile birlikte gündüz vakti giderek kendisindeki bir adet el bombasını Cumhuriyet Gazetesi’nin bahçesine attığını kendisinin Danıştay saldırısına katılmadığını, bu konuda hakkında bilgisi de olmadığını.
hurriyet.com.tr
İddianamede İlhan Selçuk damgası
İddianamenin tüm bölümleri incelendiğinde ikibine yakın İlhan Selçuk ismine rastlanıyor. Örgütün Teori Tasarım ve Plânlama Dairesi Başkanlığı olarak adlandırılan bölümünün başkanlığını üstlendiği belirtilen iddianemede, Selçuk'un ismi çoğunlukla ad-soyad olarak yer alırken; zaman zaman da İ. Selçuk, Selçuk Abi ve Selçuk gibi ifadelere de rastlanıyor. 2455 sayfanın tamamı incelendiğinde Selçuk'un, örgütün yapılandırılmasında aktif rol oynadığı ve medya ayağını sağladığı iddia ediliyor. İlhan Selçuk'u Ergenekon Soruşturması'nın tam ortasına düşüren isim ise Ergenekon'un kara kutusu olarak tanımlanan Tuncay Güney. Polis, Tuncay Güney'in ifadesinin ardından gerekli mahkeme izinleri de alınarak İlhan Selçuk'u dinlemeye alıyor.
İddianemede İlhan Selçuk'a ait bir telefon konuşması ise bir hayli ilginç. Selçuk, İ. Yıldız'la yaptığı telefon konuşmasında AK Parti'nin kapatılması ve ekonomik bir kriz yaşanması halinde Türkiye'nin karıyabileceğini böyle bir durumda da kendileri için biraz umut doğabileceğini söylüyor.
Cumhuriyet gazetesi Ergenekon'un
İddianamede bariz biçimde ortaya çıkan bir diğer unsur ise Ergenekon-Cumhuriyet gazetesi ilişkisi! Ergenekon'un medya ablukasının en önemli ayağını oluşturduğu iddia edilen Cumhuriyet için örgüt, reorganizasyon yani yeni bir yapılanma istiyor.
Öte yandan iddianamenin İlhan Selçuk'a yöneltilen suçlamalar bölümünde, örgütün üst düzey kadrosu hakkında bilgi veriliyor. İddianamaye göre daha önce benzer örgütsel suçlardan dolayı hakkında yasal işlem yapılan Selçuk'un bugünde aynı örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü, iktidarla mücadele görünüşü altında ülkenin her yandan işgal edildiği evham ve hezeyanları uyandırarak halkı devlete ve hükümete karşı ayaklandırmaya çalıştığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerini darbe yapmaya teşvik ettiği belirtildi.
Ergenekon'un Ulusal Medya 2001 ve Cumhuriyet planı
Ergenekon İddianamesi'nde Cumhuriyet gazetesi ise iki önemli projede temel görevler üstleniyor. Bunlardan ilki örgütün çıkarları için medyanın tek elden toplanma planı. Bunun içinde Cumhuriyet için yeni bir strateji hazırlığı içine giriliyor. Örgütün bir diğer planı ise Cumhuriyet'i İlhan Selçuk'u da ikna ederek tamamen ele geçirmek ve Ulusal Medya'nın merkezi haline getirmek (159. sb) Bu amaçla Ulusal TV'de ele alınırken, Ulusal TV'nin Cumhuriyet'in başarısına gölge düşürebileceği bu nedenle Cumhuriyet'in Kanal 6 ile evlilik yapması gerektiği belirtiliyor.
Cumhuriyet Reorganizasyonu
İddianameye göre örgüt Cumhuriyet için yeni bir yapılanma öngörüyor. Cumhuriyet Reorganizasyonu olarak ifade edilen bu yeni yapılanma gereği, gazetenin A'dan Z'ye tüm kadrosu değiştirilecek ve gazetenin başına saplantıları olmayan, değişik koşullara uyum sağlayabilme ve öngörü yeteneğine sahip, gerçek bir gazetesi portesi geçirilecek. İddianamenin 159. sayfasında ise örgütün üç medya kuruluşundaki yapılanmayı tamamladığından bahsediliyor. Buna göre örgüt, ortak bir akıl ile Cumhuriyet, Ulusal Kanal ve Aydınlık dergisindeki yapılanmayı tamamlayarak, örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullanmaya başlıyor. sonsayfa.com