Hak Er Taburu - Komplo mu, Proje mi?
  Ana Sayfa
  11 Eylülde Ne Oldu?
  Büyük Ortadoğu Projesi
  Dezenformasyon - Bilgi Bozma
  => Komplo mu, Proje mi?
  => ERMENİ ASILLI ÜNLÜLER
  => İlk Kadın Milletvekilleri
  Dinlemenin Boyutları
  Gerçek ve Sahte
  Haber Dosyaları
  İhtilal Hastalığı
  Karikatürler
  Kavga Şiirleri
  Kitap Gibi
  Masonluk
  Milli ve manevi değerlerimiz
  Pardus
  PKK Gerçeği
  Siyonizm
  Vatansever Subaylara Masonik Takip
  Cumhuriyet, Cumhuriyet'i Bombalar
  Link Listesi
  Ziyaretçi defteri
  Gülen Kimin Adamı
  Din Düşmanı Sanatçılar
  Kaka, Ayyaş, Kara Fatma ...
  TARÎKATLER KAPATILSIN





semerşah



“Komplo” mu; “Proje” mi?

Takip edenler bilirler, bu köşede genelde “derin” projelerden, Beyaz ve Kara Türklerin mücadelelerinden bahsedilir. Sinirlerimize yerleşmiş, devletin ve toplumsal hayatın önemli mevzilerini işgal etmiş, bizi sömüren ve semiren kripto ecnebiler anlatılır.

Bu tür yazarlara “komplocu” yakıştırmaları yapılır. Yazıları, hayali komplolar üzerine kurgulanmış romanlarla, filmlerle, dizilerle karıştırılır. Anlatılanlar iddialı ve abartılı bulunur.

Bazı gerçeklerin öğrenilmesinden hazzetmeyenler, medyayı, kamuoyunu yönlendirenler bu tür yazı ve haberlerin etkisini kırmak, inandırıcılığını sarsmak için “deli saçması”, “komplo teorisi” yaftası yapıştırırlar. Kitlelerin yönlendirilemeyeceğini farz eden bazı liberal enteller de, bu yazıların “manipülatif”, “gerçek dışı” olduğunu ileriye sürerler.

Hâkim güç odakları yanıltıcı ve yönlendirici, psikolojik harekât mahsulü haberleri, yazıları kamuoyuna pompalar ve maksatları doğrultusunda kullanırlar. Batı yalan haber ve bilgi üzerine kamuoyu oluşturmakta profesyoneldir. ABD'nin Irak'ı işgal gerekçesi Saddam'ın nükleer silaha sahip olduğu yalanı bu gün açıklığa kavuşmuş durumda. Batı'nın Ortadoğu'ya getirdiği demokrasiyi! bütün dünya görüyor. 1. Körfez Savaşı'nda denize dökülen petrol ve içinde yaşam mücadelesi veren ördeklerin ne Saddam'la, ne Körfez Harbiyle ilgisinin olmadığı ortaya çıktı.

Ama, Türkiye'nin bir büyük projeye maruz kaldığı, kripto ecnebilerin memleketin bütün sinirlerini işgal ettiği, milletin ve ülkenin geleceğini tıkamaya çalıştıkları gerçeği her geçen gün netlik kazanmaktadır. Türkiye'ye uygulanan karanlık projeler açığa çıkmakta, memleketin maruz kaldığı fecaat anlaşılmaktadır.

Yazılarımız milletin ümidini kırmak, mücadele azmini bitirmek için yapılan yayınlarla da karıştırılmamalıdır. Bu tür yayınlarla “bizimle mücadele edemezsiniz!”, “teslim olmaktan başka çareniz yok!” mesajı verilir. Mesajı alan insanlar yılgınlık içine girerek, teslim olma-kurcalamama yolunu tercih ederler. Toplumu sindirme-yıldırma amaçlı yayınların en çarpıcılarını kendini Kafkas kökenli olarak sunan Yalçın Küçük yapmaktadır. Sebataylar üzerine yazdığı yazılar ya “hayranlık uyandırmaya” veya “mücadele edilemez” göstermeye yöneliktir. Yayınladığı Sebatay listeleri kafaları karıştırma ve dezenformasyon amaçlıdır.

Bütün suçu, derinlere, Beyaz Türklere, Kripto Ecnebilere atıyor; kendi ihmallerimizi, tembelliğimizi görmezden geliyor değiliz. Problemin özü-esası bizdedir. Kimliğimizden, değerlerimizden uzaklaştığımız, çağı okuyamadığımız, üzerimize düşeni yapamadığımızdan dolayı bu haldeyiz. Ama kendi kusurlarımızın varlığı harici etkenleri yok saymamıza neden olmamalıdır. Zira, problemin tespiti, teşhisi çözümün ilk şartıdır. Eğer Türkiye'ye uygulanan projeyi tespit edemez, ona göre çıkış ve çözüm yolları geliştirmezsek; bu cendereden kurtulamayız. İsabetli bir teşhis koymadan çözüm üretemeyiz.

Türkiye'de “Beyaz Türklerin hâkimiyeti”, “kripto ecnebilerin kumpası” bir realitedir. Türk milleti son 100-150 yılda büyük bir tasfiyeye maruz bırakılmıştır. İnsanımız sofistike, profesyonel bir proje ile karşı karşıyadır.

Sağlıklı bir durum tespiti yapmadan, millet aleyhine kurulan tuzakları görmeden, kanımızı emen vampirleri tanımadan, sinirlerimize yapışmış sülükleri teşhis etmeden bu virüslerden kurtulmak mümkün değildir. Bünyenin tedavisi için önce cerahatin kurutulması, irinlerin temizlenmesi lazım.

Millet iradesine vurulmuş “çelikten çeper” yırtılmadan, “derin operasyonlar”, “karanlık provokasyonlar”, “darbeler”, “çeteleşmeler”, “son 2 yılda yaşanan tuhaflıklar” bitmeyecektir.

Maksadımız ne birilerinin kökenini kurcalamak, ne de komplo yazıları yazmaktır. Kanla, kafatası ile işimiz olmaz. Ermeni'yi de, Yahudi'yi de “Eşrefi Mahlûkat” kabul ederiz. “Yaratılanı severiz yaratandan ötürü”, “Kim olursan ol, gel” diyen bir kültürden geliyoruz. İnsanımızı maruz kaldığı büyük-derin-gayrı milli projeye uyarma çabasındayız.

“Vatandaşa bir nevi hizmetimiz olsun” diye, kendi çapımızda parçaları birleştirmeye çalışıyoruz!...
Yusuf Gezgin / Aktifhaber

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol